16 Nisan 2010 Cuma

Derinden Etkili Bir Çalışma

Orijinal Adı: Gigante {Koca Adam – 2009}
Yönetmen: Adrián Biniez



Geceleri bir süpermarkette güvenlik görevlisi olarak çalışan Jara (Horacio Camandule) heavy metal dinleyen, kimseye pek bulaşmayan, kendi halinde bir ‘koca adam’. Koltuğuna oturup marketin dört bir yanında bulunan kameralar aracılığıyla olup biten her şeyi izliyor. Kişileri gizli gizli takip etmek, bir başka deyişle röntgenlemek her ne kadar etik olmasa da, söz konusu görev olunca o da meslektaşları gibi şikayetçi değil bundan.

Karanlık bir odada ekranın camına dikilip güvenlikten sorumlu olmak her ne kadar işin içinde röntgen keyfi olsa da bir süre sonra sıkıcı olmaya başlıyor tabii. Güvenliği bir kenara bırakıp kişileri merak unsuruyla takip etmek bu sıkıcı işi oldukça keyifli bir hale getiriyor. Meslektaşları bu avantajı kadınların kalçalarına zoomlayarak kullansa da, bizim koca adam kafayı taktığı temizlikçi kadına odaklanıyor sürekli. Yaptığı her şeyi, attığı her adımı görmek istiyor; durmadan onu düşünüp duruyor. Bir süre sonra bu bir çeşit takıntı haline geliyor ve temizlikçi kadını sadece gece vardiyasındaki görüntülerle görmek yetmiyor. İş dışında neler yaptığını, nerede yaşadığını, nerelere takıldığını, kimlerle arkadaşlık ettiğini, hayatında birilerinin olup olmadığını, ne yiyip içtiğini, nelerden hoşlandığını, hangi tür müzikleri dinlediğini kısacası ona dair her şeyi bilmek için can atıyor. Evet bütün bunların tek bir açıklaması var: Aşk!

Ne var ki koca adamın sessiz ve utangaç yapısı bütün bu gizemlerin çözülmesini zorlaştırıyor. Onunla tanışarak bu gizemleri çözmek yerine, bir takıntı haline getirdiği röntgenciliği günlük hayatta da devam ettiriyor. Temizlikçi kadın nereye gitse, koca adam orada beliriyor. Elbette dış dünyadaki takip güvenlik odasındaki takip kadar kolay değildir. Zor durumda kalıyor bazen. Yine de şikayetçi sayılmaz bundan. Kadının koruyucu meleği olarak bütün zor meselelerin üstesinden geliyor. Süpermarketteki patronundan, dışarıdaki sapık taksi şoförlerinden koruyor, onun kedisinden hiç haberi olmasa da… Öylesine bir takıntı ki, kadının günlük hayattaki hobileri, kendi hobileri haline gelmeye başlıyor. Zorunlu ortak zevklerin aksine gerçekte de ortak zevklerinin olduğunu öğrenince şaşırıveriyor. Sessiz ve sıkıcı hayatı bu takıntılarla beraber renkleniyor ve daha çekilir hale geliyor belki. Kadının adını bile tuhaf yollarla ve tamamen gizli bir biçimde öğrenmeye kalkışıyor. Ona adıyla seslenme cesaretini hiç bulmasa da, kendince zafere ulaşıyor yine.


Markette olup bitenleri ancak koca adamın görebileceği karelerle (sessiz ve siyah-beyaz) görmemize izin veren yönetmen, dış dünyadaki takipleri de ancak koca adamın görebileceği açılardan gösterir seyircisine. Böylece bütün film boyunca temizlikçi kadının yani esas adıyla Julia’nın (Leonor Svarcas) ideal görünmezliği bozulmaz. Güvenlik odasında başlayan röntgen dış dünyada devam eder. Julia’nın gizemi bütün film boyunca akıp gider. Biz seyircide oluşan merak unsuru da koca adamla beraber takip eder. Julia hakkında öğrendiklerimiz, ancak koca damın öğrendikleriyle sınırlıdır. Karşıda neler olup bittiğini merak ederken ekranın önüne geçen insan gövdelerine müdahale edemeyiz, tıpkı güvenlik kameralarında olduğu gibi.

İlk uzun metraj filmine imza atan yönetmen Adrián Biniez’in bizzat yazdığı senaryo bütün film boyunca tıkır tıkır işliyor. Karakterlerinin ruh hallerini son derece başarılı bir biçimde yansıtan yönetmen, insanın doğasında varolan röntgenci ruha ithafen son derece dokunaklı ve bir o kadar da komik bir aşk öyküsüne imza atıyor. 59.Berlin Film Festivali’nde Gümüş Ayı dahil olmak üzere üç ödül birden toplayan Gigante oyuncularının sade ve gösterişten uzak performanslarıyla, özellikle sinema salonu sahnesiyle ve finaldeki kumsal sahnesiyle sessiz ama çok derinden, çok etkili bir film.

Hiç yorum yok: