8 Şubat 2010 Pazartesi

Göklerden Gelen Macera

Orijinal Adı: Up {Yukarı Bak – 2009}
Yönetmen: Pete Docter



62. Cannes Film Festivali ilk defa açılışı bir animasyon filmiyle yapmıştı. Yaratıcılıkta sınır tanımayan Pixar stüdyoları yine animasyon türünde bir ilke atmışlardı. Ülkemizde büyük bir gecikmeyle vizyona giren Up kuşkusuz yılın en büyük animasyon filmi.

Disney daha ne kadar Pixar’ı sömürecek bilemiyorum; ancak bu yaratıcılıklarının sonu umarım hiç gelmez ve daha büyüleyici birçok masal anlatır bize.

Geçen yılın en iyi filmlerinden birine, nostaljik başyapıt Wall-E’ye imza atan stüdyo; bir yıl sonra duygu yüklü maceraya daha imza atıyor.

Henüz çocuk yaşta uçma hayalleriyle yanıp tutuşan Carl ve Ellie harika bir çift oluverirler. Ancak hayat şartları yüzünden uçan balon satan Carl, sadık eşi Ellie’yle beraber bir türlü hayalini kurdukları Cennet Şelalesine doğru yolculuğa çıkamazlar.

Film elbette ki Carl Fredricksen ve doğa kaşifi geveze tombalak Russell’ın uçan bir evle, Güney Amerika’da yaşadıkları maceraları konu alıyor. Hem de ne maceralar… Yüksek uçurumlardan, bulutların arasından nefes kesen görüntüler (Yükseklik korkuları olanları uyarmak lâzım.) ve daha birçok tehlikeli maceraya atılıyorlar. Bu maceraları büyük bir keyifle izliyoruz, kabul. Ancak ben daha çok Carl ve Ellie’nin birbirilerine olan sadakatine, ‘zamanın’ onlar henüz hayallerine ulaşmaya çalışırken bir cellat gibi tepelerine binip birbirinden ayırmasına, Fredricksen’ın evi Ellie’yle özdeşleştirmesine ve onu Cennet Şelalesine götürüp hayallerini gerçekleştirmek uğruna yaptıklarına takılıp kaldım.


Bütün Pixar filmlerinde olduğu gibi birbirinden renkli ve keyifli karakterleri görüyoruz. ‘Her animasyona bir geveze’ klişesi yine bozulmuyor ve ihtiyar Fredricksen’a bu yolculuğunda yaşlılara yardım rozeti haricinde bütün rozetleri gururla taşıyan vahşi doğa kaşifi Russell eşlik ediyor. Sonrasında sevimli büyük kuş Kevin (dişi olduğu sonradan ortaya çıkıyor ve adı öylece kalıyor), tıpkı Ice Age’teki Diego gibi gruba hain olarak giren şapşal bakışlı köpek Dug (sonraki adıyla Alpha) filmin önemli karakterlerinden bazıları. Bir de Beta, Gamma, Omega üçlüsü var ki, varlıklarıyla, özellikle de sesleriyle filme pek bir renk katıyorlar.

Gerçek bir olaydan esinlenen film önümüzdeki Akademi ödüllerinin adayları arasında gösterilecektir muhakkak. Hatta biraz daha büyük konuşalım. En iyi animasyon dalında Oscar’ı da kucaklayacaktır. Böylece Pixar stüdyoları Oscar koleksiyonuna bir yenisini daha ekleyecektir. Shane Acker merakla beklediğimiz ‘9’ filmiyle sizi de hayal kırıklığına uğrattıysa, unutun gitsin. Bu görsel şöleni mutlaka görün.

Hiç yorum yok: