8 Şubat 2010 Pazartesi

Korkular ve İstekler

Orijinal Adı: Onibaba (1964)
Yönetmen: Kaneto Shindô




İç savaş ve hayaletli öyküler, özellikle ellili yıllardan sonraki Japon sinemasında sık sık yer buldu kendine. Kurosawa ve Mizoguchi dönemin en büyük filmlerine imza atan yönetmenlerden sadece ikisi.

Bir dönem Mizoguchi’nin asistanlığını yapmış Kaneto Shindo’nun toplumsal, ahlaki, dini imgelerle anlattığı bir orta çağ masalı Onibaba da yine İmparatorların kendi aralarında savaştığı bir dönemde geçmekte. Savaştan kaçan askerlerin çatışmalarını saymazsak savaşın hiç gösterilmediği bir savaş filmidir Onibaba. Oğlunu savaşta kaybetmiş bir annenin, onun gelininin ve oğlunu geride bırakmış genç bir delikanlının arasında geçen bir savaşın öyküsü. Bu üçlü arasında geçen savaş, imparatorlukların kendi aralarındaki bu anlamsız savaşın bir çeşit alegorisidir.

Hachi savaştan kaçıp evine döndüğünde mevki uğruna gittiği savaşın kimin uğruna, ne uğruna yapıldığını sorgulamaktadır. Açlığını gidermeye çalışırken anne ve gelinine savaşın acımasızlığını anlatırken, kendisi de bu acımasızlığın bir parçası oluvermiştir. Orta çağın en büyük tabusu ‘din’e yapılan vurgular hemen bu sahnede kendini gösterir. Hachi hayatta kalabilmek için bir rahibi öldürüp kıyafetlerini giymiştir. Kimse bir rahibe zarar vermeye cesaret edemez. Hayatta kalabilmek uğruna, cesaret edilmesi güç bir şeyi kendisi yapmıştır. Yine anne, gelinini Hachi’den uzak tutmanın türlü yollarını arayıp durur (buna Hachi’yle yatma teklifi de dahil); lakin hiçbiri olumlu sonuç vermez. O da gelinine öteki dünyanın türlü cezalarını anlatır. Kendi çıkarları doğrultusunda gelinini yanında tutabilmek uğruna dini kullanır. Şehvetten olmasa olumlu sonuç verecektir üstelik. Şehvet dini tabuları dinlemeyen, cehennem azabını, korkuları delip sızıntı yaratan tek insan duygusu olarak çıkar karşımıza. Asırlar boyunca da öyle olmamış mıdır? İki aşığın çırılçıplak sazlıkların arasından koşuşup, Adem’le Havva’yı anımsattıkları sahnede savaşın varlığı tamamen unutulup gitmiştir.


Savaşın anlamsızlığını ve acımasızlığını, dönemine göre oldukça cesur sahnelerle anlatır film. Savaşın acımasızlığı altında ezilen halk, hayatta kalabilmek uğruna aynı kötülükleri yapmaktadır. Savaştan kaçan askerleri yağmalayıp, değerli-değersiz eşyalarını tefeciye satan anne ve gelini tefeci tarafından kullanılmaktadır. Anne de gelinini kendi yanında tutabilmek uğruna onu her şehvetin peşinde koştuğunda cezalandırır. Nihayetinde Hachi de, anne de yaptıklarının cezasını öderler. Kim bilir belki de tabiatın kendisi de yine insan ırkını cezalandırıyordu. Bereketli topraklar artık ekin vermez olmuş, savaşa karşılık kıtlık vermiştir.

Kadim zamanlardan beri karanlık kuyu dile gelse neler söyler acaba? ‘Ben insanım’ diye haykıran nice ehven-i şerin karnını doyurmak, uyumak, cinsel ihtiyaçlarını gidermek; kısacası yaşamak adına yaptıkları iğrençlikler karşısında, hayvanlardan çok da farklı olmayan davranışları hakkında ne söyler? Hayatları boyunca hiç güzel bir şey görmeden yaşamak zorunda kalanların böyle yaşamasına sebep olan yakışıklı samuraylar savaş çıkarmanın cezasını yine kadim zamanlardan beri kapkaranlık olan kuyuda ödeyecek; bir başka deyişle herkes kendi yarattığı korkunun derinliklerinde, bütün kötülüklerin kaynağında boğulup gideceklerdir.



Birçok film için ‘farklı’, ‘benzersiz’ ifadeleri kullanılır. Oysa gerçekte bu gibi sıfatları hak edecek filmler hele ki günümüzde çok az çekilmektedir. Onibaba bu sıfatları alnının akıyla hak eden kült filmler içerisinde çok özel bir yeri olan benzersiz bir filmdir. Onibaba maskesinin şaşkın, öfkeli, alaycı, mutlu, acı dolu bakışlarının filmin genel atmosferine hakim olduğunu söyleyebiliriz. Mizoguchi filmlerinin harikulade görüntü yönetimini, Shindo’nun filminde de görüyoruz. Işık ve gölge kullanımındaki titiz çalışma, cinselliği en saf haliyle kullanmaya çalıştığını ifade eden yönetmenin amacını yerine getirmiş. Filmin müzikleri ve özellikle de ses kurgusu takdire şayan. Gelinin korku ve şehvet duygularını bir arada yaşayıp, kendini şehvetin kollarına çaresizce bıraktığı, sazlıklardan geçerken çıkan sesler, seyirciyi adeta düşsel bir yolculuğa çıkarıyor. Nagisha Oshima’nın şehvetin peşinden koşup cezalandırılan tutkulu bir aşkı anlattığı Empire of Passion’ı başta olmak üzere, birçok Japon filminde de Onibaba’dan etkiler görülür.

Hiç yorum yok: