Yönetmen: Joel & Ethan Coen
Filmografileri Barton Fink, Fargo, The Big Lebowski gibi birçok başyapıttan oluşan ”çift başlı homeros” Ethan ve Coen Kardeşler son iki filmleri Intolerable Cruelty ve The Ladykillers ile düşüşe geçmişti. Her ne kadar eli ayağı düzgün, yer yer Coenler mizahından payını almış filmler olsa da hayranları onlardan yepyeni bir başyapıt bekliyordu. 3 Dalda Bafta ödülü alan, Cannes’da Altın Palmiye için yarışan ve 8 Dalda Oscar Ödülü adayı olan No Country For Old Men kuşku yok ki Coenlerin, onlardan yeni bir başyapıt bekleyenlere olan armağanı.
Cormac McCarthy’nin kitabından uyarlanan film, Konu olarak Fargo’yu, biçim olarak da Coenlerin ilk filmi Blood Simple’ı andırıyor. Filmin her karesi seyirciyi tersyüz ediyor. Seyirci sonraki sahnede neler olup biteceğini asla tahmin edemiyor. Daha önce sinemada hiç alışık olmadığımız bir biçimde karakterler analiz ediliyor. Karakterlerle ilgili ellerinde birçok malzeme varken, seyirciyi diğer yönetmenler gibi bu malzemelerle etkileyebilecekken, onlar her defasında, filmin her karesinde tamamen kendilerine has bir üslup kullanıp seyirciyi tersyüz ediyor.

Kendi halinde bir kaynak ustası olan Llewelyn Moss avlanırken. Oysa onun kaderinde av haline gelmek vardır.
Bazen Iskalamak Gerekir…
Güzel karısıyla beraber basit bir hayatı olan Moss(Josh Brolin)’u avlanırken izliyoruz. Oysa avcı konumundaki Moss’ın kaderinde ateş ettikten sonra ıskalayıp bir ‘av’ haline gelmek vardır. O an herşey çok farklı olabilirdi; fakat kader olgusu Moss’ın yakasını bırakmıyor ve onun gözünde Tanrı’nın ona bahşettiği bu büyük fırsat gerçek bir kabusa dönüşüyor.
Kötü sonuçlanan bir uyuşturucu alışverişinin sonucunda bir çanta dolusu paraya tamamen şans eseri sahip olan Moss, kasabanın psikopat katili Anton Chigurh (Javier Bardem)’ın hedefi haline gelir. Öte taraftan emekliliğinin eşiğine gelmiş şerif Ed Tom Bell (Tommy Lee Jones) de bu sonu gelmeyen cinayetlerin sebebi olan Anton Chigurh’ın peşindedir. Öykümüz bu üç karakter çevrçevesinde gelişir.
Buz gibi soğuk bakışlarıyla zamane suç dünyasından Anton Chigurh için birini öldürmek gayet sıradan bir olay.Unutulmaz Bir Performans
Bundan böyle ‘en sıkı kötü karakterler’ gibi seçkiler hazırlandığında, sinemaseverlerin listelerinin vazgeçilemez karakterlerinden biri haline gelecektir kuşkusuz Anton Chigurh. Saç modeliyle, ilginç silahıyla ve soğuk bakışlarıyla Javier Bardem’in bu performansı için bile izlenmeyi hak ediyor film. Sağlam filmografilerinde, harikulde karakterlere de imza atan Coenlerin bu psikopat katili; duygusuz, acımasız, zeki kişiliğinin yanısıra, finaldeki Carla’nın sözleri üzerine acınası kişiliği ortaya çıkmakta.
Tommy Lee Jones’un hayat verdiği Şerif Bell ve yardımcısının yer aldığı sahneler bana Kill Bill’deki ve Death Proof’taki Michael Parks ve James Parks ikilisini hatırlattı. Filmin yüksek dozajdaki şiddet sahnelerinin arasına sızan bu sahneler Coenler’in kendilerine has mizah anlayışıyla seyirciye rahat bir nefes aldırıyor ve bir sonraki şiddet dolu sahne için hazırlıyor.

Zamane suç dünyasına ayak uydurmakta zorluk çeken, emekliliğine ramak kalmış Şerif Ed Tom Bell korkularıyla yüzleşmek zorunda.
Esasında filmin karakterlerini iyi-kötü diye ayırmaya çalışmak da büyük bir hata olur. Sıradan bir insan olan Moss, iki milyon dolar için kendisini, karısını, bütün hayatını riske atıyor. Şerif Bell bir taraftan işi gereği Moss’a yardım etmek istiyor; fakat diğer taraftan kasabada dehşet saçan psikopattan ölesiye korkuyor. Her ne kadar korkusunu bilinçaltına itmeye çalışsa da, Anton’un kurbanlarını öldürdükten sonra olay yerine tekrardan gittiğini öğrenip olay yerine gittiğinde ve hesaplaşması gerektiğini bildiği halde korku içten içe kemiriyor emekliliğine ramak kalmış şerifi. Anton ise herşeyin üstesinden gelen, acımasız kişiliğinin yanısıra acıdığı kurbanlarını affedecek kararı bile vermekten aciz olan ve bu kararı da yazı-tura atıp uğruna herşeyi yaptığı paraya bırakıyor.
Yola Devam…
Herhalde Coen’lerin zirveyi aşıp düşüşe geçtiğini ve bir daha asla eskisi gibi sağlam filmler çekmeyeceğini düşünenlere, Coen’lerin bir cevabı gibi film. Seyircinin dikkatini diledikleri odak noktasına yoğunlaştırmalarıyla, kendilerine hayran bırakan zekalarıyla, kendilerine has mizah anlayışlarıyla yola devam edeceklerinden ve daha nice başyapıtlar çekeceklerinden kuşkumuz yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder